Tavuk, Tilki ve Fare
Türk masallarından fabl özelliğine sahip Tavuk, Tilki ve Fare Masalını siz sevgili okurlarımızın beğenisine sunuyoruz.
Tavuk, Tilki ve Fare Masalı
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde vaktin birinde, buralardan çok uzak bir ormanda bir tavuk bir fare ve bir tilki yaşarmış. Günün birinde tavuk, tilki ve fare arkadaş olmuşlar. Bunların bir de evleri varmış. Tavuk, günün birinde bir fasulye bulunca iki arkadaşına sormuş:
“Fasulyeyi ekmeme kim yardım edecek?”
Tilki:
“Kusura bakma Tavuk kardeş, ben yardım edemem,” demiş. Tavuk bu kez fareye sormuş, o da aynı cevabı vermiş.
Tavuk hiç sesini çıkarmadan tarlaya gitmiş. Küçük bir kürek alıp, fasulye için çukur açıp fasulyeyi ekmiş. Fasulye ekmek tavuğu çok yormuş, “eve gidip biraz dinleneyim” diye düşünmüş ve evin yolunu tutmuş. Bunu gören iki arkadaşı tavuğa sormuşlar:
“Arkadaş, sana ne oldu böyle? Niçin bu kadar yorgunsun?”
Tavuk:
“Bana yardım ettiğiniz için Allah sizden razı olsun. Sayenizde bu şekilde ter içinde kaldım,” demiş.
Tavuğun bu sitemine tilki ve fare ses çıkaramamış. Aradan birkaç hafta geçmiş. Fasulyeler yeşerip, toprak üzerine çıkmış. Aradan bir vakit daha geçmiş. Bir süre sonra da fasulye büyüyüp sebzesini vermeye başlamış.
Tavuk yine sormuş:
“Fasulyeleri toplamak için bana kim yardım edecek?”
Arkadaşları yine ‘Kusura bakma yorgunuz,’ cevabını vermişler. Tavuk, bunlara yine bir şey söylemeyip fasulyeleri yalnız başına toplamış.
Tavuk fasulyeleri toplamış sonra bunları eve götürmek için arkadaşlarından yardım istemiş. Arkadaşları yine aynı cevabı vermişler. Tavuk fasulyeleri eve taşımış. Sonra dönüp arkadaşlarına:
“Bu fasulyeleri pişirmeme kim yardım edecek?” diye sormuş. Tilki ile fare bu kez, “Biz yemek yapmayı bilmiyoruz, keşke bilseydik de sana yardım edebilseydik,” diye cevap vermişler.
Bu cevabı alan tavuk, mutfağa gidip fasulyeleri bir güzel temizleyip pişirmiş ve ardından arkadaşlarına:
“Bunları yemeye yardım edecek kimse var mı?” diye sormuş.
Tilki ve fare bir ağızdan:
“Ben, ben, ben,” diye cevap vermiş. Ama Tavuğun, arkadaşlarına bu yemekten yedirmek gibi bir niyeti yokmuş.
“Ya! Çok yardım ettiniz de yemeği hak ettiniz öylemi?” diye cevap vermiş ve sofraya oturup yemeği tek başına afiyetle yemiş.