Şahmaran Masalı
Şahmaran Masalı/ Şahmaran Efsanesi
Şahmaran: Yılanların Şahı
Buralardan çok uzaklarda, yer altında yılanlar ülkesi varmış. Bu ülkenin kraliçesi Şahmaran adında yarı insan yarı yılan biriymiş.
Camasp ise yoksul bir oduncuymuş. Bir gün arkadaşlarıyla dağda bal kovanı aramaya çıkmışlar. Bir kuyuda arı kovanı olduğunu fark etmişler. Arkadaşları Camasp’ı iple aşağıya sarkıtmışlar. Balı toplayan Camasp, topladığı balı çuvala koyup yukarı çekmeleri için ipe bağlamış. Ancak arkadaşları, Camasp’ı orada bırakıp bütün balı alıp oradan uzaklaşmışlar.
Camasp çaresiz yardım için bağırmış ama onu kurtarmaya gelen olmamış. Kuyu dibinde kapak gibi bir taş bulup onu yerinden çıkartmış. Taşı çıkartmasıyla, taşın başka bir dünyaya açılan bir kapı olduğunu görmüş ve o küçük delikten içeri girmiş. Her tarafı yılanlarla çevrili, zümrüt ve yakut taşlarıyla süslü bir bahçeye girmiş. Meğerse burası yılanların ülkesiymiş. Onu fark eden yılanlar, ona doğru hareket etmeye başlamışlar.
Birden, ‘Durun! Ona karışmayın, O bizim misafirimizdir,’ diye bir ses duyan Camasp, sesin geldiği yöne bakmış. Bir de ne görsün! Üstü güzel bir kız, altı ise yılan olan bir yaratık. Korkudan olduğu yerde dona kalmış. Meğerse o yaratık, Yılanların Şahıymış. Yani kraliçesiymiş. İsmi de Şahmaran’mış. Yani yılanların şahı demekmiş.
Şahmaran, Camasp’a seslenmiş:
-‘Korkmana gerek yok insanoğlu. Bizden sana zarar gelmez. Buyur, yanıma gel,’ demiş.
Camasp kendini toparlayıp Şahmaran’ın yanına gitmiş. Camasp kendini tanıtmış sonra başından geçenleri anlatmış. Camasp’ı dinleyen Şahmaran başını sallayıp:
– ‘İnsanoğlu nankör ve hilekardır. Küçücük menfaatleri karşısında büyük zararlara razı olur’ demiş. Şahmaran, Camasp’ı yanında misafir eder.
Yıllar sonra Camasp:
-‘Kraliçem, yıllardır buradayım, ailemi çok özledim. Müsaaden olursa ailemi görmek istiyorum,’ demiş. Şahmaran, Camasp’ın bu isteğini kabul etmiş ancak birkaç şart sunmuş. Ve demiş ki:
-‘Buradan çıkarsan bir daha buraya dönmeyeceksin. İkincisi burayı ve beni hiç kimseye anlatmayacaksın. Üçüncüsü ise asla hamamda yıkanmayacaksın. Çünkü hamamda yıkanırsan beni görmüş olduğun için vücudun pullanır ve senin beni gördüğünü anlarlar,’ demiş.
Camasp bu şartları kabul edip Şahmaran’ın toprak altındaki ülkesinden ayrılmış. Camasp uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmaran’ın yerini kimseye söylememiş ve hiç hamama da gitmemiş.
Ama bir gün Camasp’ın yaşadığı ülkenin hükümdarı hastalanmış. Vezir, hastalığın çaresinin Şahmaran’ın etini yemek olduğunu söylemiş ve herkesin hamama getirilmesini emretmiş. Önceleri direnen sonra zorla hamama götürülen Camasp’ın vücudu hamama girince pullarla kaplanmış. Sonunda da yapılan işkencelere dayanamayarak kuyunun yerini göstermiş.
Hemen kuyunun başına gitmişler ve Şahmaran’ı kandırarak dışarı çıkarmışlar. Camasp’ı gören Şahmaran:
– ‘İşte Camasp, nihayet kanıma girdin. Ben insanoğluna güvenilmeyeceğini biliyordum. Fakat ne çare ki yine aldandım’ demiş.
Ölüme giderken de Camasp’a:
-‘Beni toprak çanakta kaynatıp ilk suyumu sana içirecekler sakın içme, çünkü zehirlidir. İkinci suyumu iç ve gövdemi de hükümdara yedir,’ demiş Şahmaran’ın söylediklerini harfiyen yerine getiren Camasp, ilk suyu vezire içirip ikincisini kendisi içmiş. Etini de hükümdara yedirmiş. Vezir ölmüş, hükümdar ise kısa sürede iyileşip Camasp’ı veziri yapmış.
Şahmaran‘ın öldürüldüğünü yılanlar bilmiyorlarmış. Şahmaran’ın öldürüldüğünü öğrenirlerse, yer altından çıkıp bütün insanlığı yok edeceklermiş.
Şahmaran Masalı / Şahmaran Efsanesi de burada bitmiş.
Not: Çocuklarımızın hayal dünyalarının zenginleşmesi ve geriye dönük güzel anılarının akıllarda kalabilmesi için masal dinlemelerine ve masal okumalarına imkan sağlamalıyız. (Şahmaran Efsanesi, çocuk hayal dünyasının olmazsa olmazıdır)