Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Masalı
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak ülkelerden birinde bir kraliçe yaşarmış. Kraliçe bir gün pencerenin kenarında nakış işlerken, yağan karı hayran hayran izliyormuş. Derken eline iğne batmış ve üç damla kan akmış.
Kraliçe, ‘keşke bir kızım olsa da saçları gece gibi kara, yanakları kan gibi al al, yüzü de kar gibi bembeyaz olsun,’ diye dua etmiş. Bir zaman sonra tam da anlattığı gibi bir kızı olmuş. Doğan kızına Pamuk Prenses ismini vermiş. Ama kraliçe, kızı daha çok küçükken ölmüş.
Kral, yeni bir kraliçeyle evlenmiş. Bu kraliçe çok güzelmiş ama çokta kibirliymiş. Sihirli bir aynası varmış. Kraliçe, her gün aynanın karşısına geçip, ‘Ayna ayna! Söyle bana var mı benden daha güzeli bu dünyada,’ dermiş.
Ayna da:
-‘Hayır! En güzel sizsiniz,’ diye cevap verirmiş.
Yıllar yılları kovalamış, vakit su gibi akıp geçmiş, pamuk prenses 17 yaşına girmiş. Kraliçe, gene bir gün aynasının karşısına geçmiş ve:
-‘Ayna ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada?’ diye sormuş.
Ayna:
-‘Evet, var. Pamuk prenses sizden daha güzel,’ diye cevaplamış.
Bunu duyan kötü kalpli kraliçe, çok sinirlenmiş ve hemen sarayın avcısını çağırmış; ‘Pamuk prensesi ormana götür ve öldür; yüreğini ve ciğerini de bana getir,’ demiş kraliçe.
Avcı, Pamuk Prensesi bir bahaneyle ormana götürmüş. Ama avcı iyi biriymiş ve olanları pamuk prensese anlatıp, pamuk prensesin kaçmasına yardım etmiş. Kraliçeyi kandırabilmek için ise bir geyiğin yüreğini ve ciğerini götürmüş saraya. Bu arada pamuk prenses ormanın derinliklerine doğru kaçarken küçük bir kulübeye rastlamış. Kapıyı çalıp içeri girmiş ama içeride kimsecikler yokmuş. Küçük bir masada 7 küçük tabak ve içlerinde yemekler varmış. Kulübenin diğer tarafında ise 7 küçük yatak varmış. Pamuk Prenses, saatlerce kulübenin sahiplerini beklemiş ama kimse gelmeyince dayanamayıp her tabaktan birer kaşık almış ve yedinci yatağın üstünde uyuyakalmış.
Akşam olunca kulübenin sahibi olan 7 cüce, kulübelerine dönmüşler. Pamuk prensesi görünce çok şaşırmışlar. Sabah olunca Pamuk Prenses uyanmış ve karşısında 7 cüceyi görünce önce korkmuş ama bunların çok iyi küçük insanlar olduğunu da hemen anlamış. Pamuk Prenses başından geçenleri anlatmış, cüceler ise bu duruma üzülmüş ve prensesin kulübede kalmasına izin vermişler.
Pamuk Prenses, her gün kulübeyi temizliyor, cüceler ise yakındaki bir madene çalışmaya gidiyormuş. Cücelerden en akıllısı, pamuk prensese:
-‘Sakın kimseye kapıyı açma, üvey annen senin yaşadığını anlarsa, seni bulup öldürmeye çalışabilir,’ diye her sabah tembihliyormuş. Zaman bu şekilde akıp giderken, kraliçe bir gün aynanın karşısına geçip:
-‘Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli bu dünyada?’ diye sormuş.
Ayna:
-‘Evet, var. Dağların ardında cücelerin kulübesinde yaşayan pamuk prenses senden daha güzel,’ demiş.
Çok sinirlenen kraliçe, bir sepet zehirli elma alıp cücelerin kulübesine gitmiş ve pamuk prensesi kandırıp, elmadan bir ısırık almasını sağlamış. Pamuk prenses, elmayı ısırdığı gibi uykuya dalmış. Onu ölü gibi uyur şekilde bulan cüceler, çok uğraşmışlar ama pamuk prensesi uyandıramamışlar.
Cücelerden maden satın alan bir prens, cücelerin neden bu kadar üzgün olduklarını sormuş. Onlarda olan biteni anlatmışlar. Cüceler, prensi alıp, prensesin yanına götürmüşler. Prensesi gören prens, ona hemen âşık olmuş ve yanağına bir öpücük kondurmuş. Prens, prensesi öpünce zehrin etkisi geçmiş ve pamuk prenses birden uyanıvermiş. Kırk gün kırk gece düğünleri olmuş ve kötü kraliçeden uzak bir diyarda mutlu mesut yaşamışlar. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalımız burada bitmiş.