Padişahın Aldanışı Hikayesi
Padişahın Aldanışı Hikayesi
Çok eski zamanların birinde büyük bir padişah varmış. Günlerden bir gün bu padişah şehri dolaşmak için gezmeye çıkmış. Gezerken bir kılık kıyafeti yerinde, dikkat çeken bir delikanlı görmüş. Bu delikanlının uzun boyu, çok güzel sakalı ve uzun bıyıkları varmış. Ayrıca çok güçlü birine de benziyormuş. Padişah daha önce böyle bir delikanlıyla karşılaşmadığını ve bu delikanlının eşi ve benzerinin olmadığını düşünerek kendi kendine:
-“Dünyada bunun gibi cengaver yoktur herhalde. İnsanlar bu delikanlıdan çekinirler. Düşmanları onun üzerine varsa bu delikanlı, onları darmadağın eder ve kimse bu yiğidin bileğini bükemez” diye düşünmüş.
Padişah, o delikanlının boyuna ve dış görünüşüne aldanıp onu baş koruması yapmış. Delikanlıya elbiseler giydirip at ve para vermiş. Şövalyeler gibi bir zırh giydirip, kılıçla kuşatmış. Padişah, her ne zaman bir yere gitse o delikanlıyı da yanında götürür, bir an olsun yanından ayırmazmış.
Bir gün padişah ormana ava çıkmış. Avlanırken düşmanlarına rastlamış. Padişah, düşmana karşı varıp vuruşmaya başlamış. Padişah bakmış ki delikanlı olduğu yerde duruyormuş. Sonra delikanlıya:
-“Haydi sende vuruş. Senin cesaretini ve hünerini göreyim” demiş.
Meğer o delikanlıda ne hüner ve cesaret varmış. Korkağın tekiymiş. Savaşmaktan haberi bile yokmuş. Delikanlı, padişaha:
-“Ey padişahım! Bir elinde atın dizginini tutuyorum diğer elimde ise semeri tutuyorum. Bu durumdayken düşmanla nasıl savaşırım” demiş.
Delikanlının bu sözlerini duyan padişahın sinirleri tepesine çıkmış. Bunun üzerine padişah, büyük bir hırsla savaşmaya başlamış ve en sonunda düşmanlarını yenmiş ve düşmanlarını kaçırtmış.
Saraya döndüklerinde, delikanlıyı falakaya yatırıp bir güzel dayak atmış. Üzerindeki zırhı ve silahları almış, senden bir halt olmaz deyip, “Bundan sonra mutfağa su taşıyacaksın” diye emir vermiş.
Padişah, o günden sonra insanların dış görünüşüne aldanılmayacağını öğrenmiş.
Kaynak: Kırk Vezir Hikayeleri, Padişahın Aldanışı Hikayesi.