Nuh Tufanı Tüm Dünyayı mı Kapladı?
Nuh Tufanı Tüm Dünyayı mı Kapladı?
Nuh Tufanı Tüm Dünya’yı mı Kapladı Yoksa Belli Bir Bölgede mi Oldu?
Nuh Tufanı gerçekten olmuş mu, olmuşsa tüm dünyayı mı kaplamış veya Nuh Tufanı bir efsane mi gibi sorular çoğu zaman merakımızı gidermek için sorduğumuz sorulardır. Merak gidermenin yanında din olgusunu küçümsemek için de kimi zaman kimi çevrelerce bu tarz sorular sorulmaktadır. Bu makale de ‘Nuh Tufanı tüm dünyayı mı kapladı yoksa belli bir bölgede mi etkili oldu, Hz Nuh (as) bütün canlı çiftleri gemiye nasıl sığdırdı,’ sorularına yanıt aranacaktır.
Hz. Nuh (as) tufanı hakkında, Kur’an ve hadislerde ayrıntılara inilmemiştir. O yüzden, Nuh tufanı yorumlanırken, kişilere göre değerlendirme ve yorumlar yapılmıştır. Hristiyan araştırmacılar, Nuh tufanının Dünya’nın her tarafına yayılmış olduğu görüşündedir. Ancak, İslam âlimleri arasında Nuh tufanı meselesi yorumlanırken, “Tufanın bölgesel mi olduğu, tüm Dünya’yı mı kapladığı kesin değildir.” kabulü, şahsi yorum farklarına sebep olmuştur. Tufanın, yeryüzünün her tarafını kapladığı görüşünde bulunan âlimler varsa da, ağırlıklı ve umumun kabul ettiği görüş, Tufan’ın bütün Dünyayı değil, sadece Hz. Nuh (as)’un kavminin yaşadığı bölgeyi kaplamış olmasıdır. Nitekim, Ad, Semud gibi kavimlerinin helakı da bölgesel olmuştur ve o bölgelerin haricinde diğer bölgeler azaptan etkilenmemiştir. Genel kanaat, Nuh kavminin Lût Gölü çevresi ile Mezopotamya arasında olduğu yönündedir. Dolayısıyla, Nûh Tûfanın da bu bölgeyi içine alacak tarzda meydana gelmesi muhtemeldir. Bu bölgenin sınırları içinde de suyun aşabileceği dağlar mevcuttur. Çeşitli nasslarda yer alan, azap esnasında suların yüksek dağlara ulaştığı bilgisi, tufanın tüm Dünya’ya yayıldığı manasına gelmez. Zikrettiğimiz bölge içerisinde bir dağ kastı da olabilir ki, bu bölge içerisinde çeşitli dağlar mevcuttur.
Ayetlerde zikredilen, ‘Nuh: ‘Rabbim! dedi, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma!’(Nuh, 71/26) ayetinde, yeryüzü diye meal verilen kelime ‘arz’ kelimesidir. ‘Arz’ kelimesi ise, sadece Dünya anlamına gelmez, belli bir toprak parçası, belli bir yeri ifade ederken de kullanılır. Nitekim, Peygamberimize (sav) seslenilen bir ayette; ‘Onlar, yurdundan çıkarmak için seni tedirgin edip dururlar.’ (İsra, 17/76) denilmiştir. Mekke döneminde inen bu ayette, Peygamberimizi (sav) yurdundan, yani Mekke’den çıkarmaya çalışanlar için, Mekke kastedilirken ‘Arz’ kelimesi kullanılmıştır. Dolayısıyla, Hz. Nuh’un (as) ‘yeryüzünde (arzda) kâfirlerden kimseyi bırakma’ ifadesi, tufanın tüm Dünya’da olduğuna dair delil alınamaz. Burada, kendi kavmi ve coğrafi bölgesi kastedilmişte olabilir.
Sonuç olarak, tufanın tüm Dünya’yı kapladığı görüşü, İslam âlimleri tarafından üzerinde ittifak edilmiş bir görüş değildir. Elmalılı gibi müfessirler, tufanın bölgesel olduğu kabulündedir ve bunun hikmet cihetiyle bakıldığında daha uygun düştüğü görülmektedir. Ancak, bu görüşün aksini savunmak, kişiyi ehli sünnet çizgisi dışına çıkaracak bir mesele değildir.
‘Emrimiz geldiğinde ve kazan kaynamaya başladığında, hemen o gemiye her cinsten eşler halinde iki tane (hayvan) ve seninle beraber…’(Müminun Suresi, 27)
Ayette Hz. Nuh (as)’a, kazan kaynamaya başladığında, vakit geçirmeden hemen her canlıdan birer çift alması emrediliyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, tufan bölgesel olmuştur ve ayette belirtilenlerden anlaşıldığına göre, kazan kaynamaya başladığında azabın da başlamasına az bir süre kalmıştır. Bu süreçte, Hz. Nuh’un (as) tüm Dünya’yı gezip her canlıyı gemiye almasına ya da ilahi emir ile Dünya’nın her tarafından canlı gelmesine gerek kalmayacaktır. Çünkü, tufan bölgeseldir. Çok kısa bir zaman içerisinde ölüm-kalım mücadelesinin verildiği bir anda Hz. Nuh (as), toprak içindeki solucanı, dağın başındaki kurdu, suyun içindeki balığı nasıl gemiye alacağını düşünmesi de olası görünmemektedir. Yine, Afrika ormanlarında bulunan papağan, maymunun, Avusturalya’da yaşayan kanguruların denizler aşma suretiyle gemiye alınmasına gerek yoktur. Onlar, gidecekleri yerde faydalı olacak yolculuk esnasında ihtiyaç duyacağı evcil hayvanlardan; tavuk, koyun, keçi, deve, sığır ve at gibi hayvanları gemiye almıştır. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.