Kibritçi Kız Masalı
Kibritçi Kız Masalı
Soğuk bir Noel akşamında, kar lapa lapa yağarken, şehrin sokaklarında gezen küçük bir kız çocuğu varmış. Şirin mi şirin tatlı mı tatlı olan bu güzel kız, sokaklarda kibrit satmaya çalışıyormuş. Kızın yanından gelip geçenler onu fark etmiyorlarmış bile. Ama küçük kız umudunu yitirmeden çevresindekilere seslenerek, ‘kibrit alır mısınız,’ diye seslenmeye devam ediyormuş.
Küçük kız umudunu yitiremezmiş. Çünkü evde onu bekleyen hasta bir annesi varmış. Annesine sıcak bir çorba içirebilmesi için para kazanmalı, para kazanmak için ise bu soğuk kış gecesinde kibrit satmalıymış.
Yağan kar diğer çocukları mutlu ediyor, kardan adam yapan çocukların mutluluk çığlıkları ise etrafı sarıyormuş. Peki ama ya küçük kız!
Kibritçi kız, yağan karla birlikte daha da üşüyormuş çünkü ayağına giyebileceği bir terliği bile yokmuş. Bir evin duvarının altında oturan küçük kız, eline bir kibrit çöpü almış ve ısınabilmek için tutuşturmuş. Evin duvarına yansıyan kibrit ışığıyla beraber, küçük kız hayallere dalmış. Önce sıcacık evlerinde kocaman bir hindi butu ısırdığını görmüş. Sonra bir kibrit daha yakmış küçük kız. Bu kez sıcak bir yaz gününde, anneannesinin kendisini çağırdığını görmüş.
Ertesi sabah o duvarın altına gidenler, soğuktan donarak ölmüş küçük bir kız ve birçok yanmış kibrit çöpü bulmuşlar. Meğerse küçük kız, insanların katı kalplerinin umursamazlığı nedeniyle, donarak cennete uçmuş.