Kelebek ile Karınca Hikayesi
Kelebek ile Karınca Hikayesi
Bir varmış bir yokmuş. Yaz boyunca çiçekler arasında oyun oynayarak, şarkı söyleyerek kanatlarının güzelliğiyle övünerek vakit geçiren bir kelebek varmış. Bu kelebek, cırcır böceği gibi yaz ayları boyunca çalışmamış, rahatı için en ufak bir iş bile yapmaktan sakınmış. Ama yaz ayları hep kalmayacak ve o da geçecekti. Ama bizim kelebek durumun ciddiyetinin farkında değildi. Her zaman karnını doyurabileceği çiçeklerin olacağını düşünüyormuş.
Günler haftalar ve aylar geçmiş. Nihayetinde yaz bitmiş ve sonbahar gelmiş. Bütün çiçekler solmuş, ağaçlar yapraklarını dökmeye başlamış.
Bizim kelebek bir şeyler yiyebilmek için çiçek aramış ama bir türlü bulamamış. Çünkü bütün çiçekler sonbahar geldi diye solmuş ve kış uykusuna dalmış.
Bizim kelebek, endişeyle yiyebileceği bir şeyler bulabilmek için ormanda harıl harıl dolaşmaya başlamış. Bir vakit sonra bir karınca ile karşılaşmış. Bu karınca, yaz boyunca topladığı yiyecekleri yere sermiş ve güneşte kurutmaya çalışıyormuş. Kelebek, yerdeki yiyecekleri görünce bir ümitle karıncanın yanına gitmiş ve:
“Merhaba dostum, nasılsın? İyi misin? Senin yiyeceklerin neden bu kadar çok? Bana biraz versen olmaz mı?” demiş.
Karınca:
“Sen yaz günlerinde nerelerde dolaştın; niçin kışlık ihtiyaçlarını hazırlamadın?” diye sormuş.
Kelebek :
“Ah bir bilseniz hiç fırsatım olmadı. Yaz boyunca çiçeklerin arasında oynayıp durmuştum,” diye cevap vermiş.
Karınca:
“Demek ben hiç durmaksızın çalışıyorken sen ise gezip eğleniyordun, öyle mi? O zaman kusura bakma dostum. Yazı oyunla geçirdiğin gibi kışı da oyunla, gülmekle geçir,” diye cevap vermiş.
Bizim karınca her şeye rağmen iyilik yapması gerekiyorken yapmamış ve kelebeği açlığa terk etmiş.
Kelebek ile Karınca hikayesi burada bitmiş.