Karınca ve Ayışığı

Karınca ve Ayışığı

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil bir ormanda çalışkan mı çalışkan bir karınca yaşarmış. Adı Kıvılcım’mış çünkü o, her zaman enerjik ve parlak fikirleri olan bir karıncaymış.

Kıvılcım, her gün sabah erkenden uyanır, diğer karıncalarla birlikte yiyecek toplamak için yola koyulurdu. Ama o sadece çalışmakla kalmaz, çevresindeki güzellikleri de fark ederdi. Çiçeklerin kokusunu içine çeker, kuşların şarkılarını dinler, rüzgarın dansını izlerdi.

Bir gün, Kıvılcım ormanda dolaşırken küçük bir su birikintisinin yanında pırıl pırıl parlayan bir taş buldu. Bu taş, ay ışığında sanki sihirliymiş gibi ışıldıyordu. Merakla taşı inceledi ve onu yuvasına götürmeye karar verdi. Ancak diğer karıncalar Kıvılcım’a güldüler:

“Bu taş ne işimize yarayacak? Yemek değil, yuva yapmak için kullanamayız. Boşuna taşıma!”

Ama Kıvılcım pes etmedi. Taşı yuvasının girişine koydu. Gece olunca ay ışığı taşı aydınlattı ve yuva, karanlıkta parlayan bir yıldız gibi oldu. Artık karıncalar yuvalarını uzaktan kolayca bulabiliyor, kaybolmadan yollarını bulabiliyorlardı.

Bunu gören diğer karıncalar Kıvılcım’ın ne kadar akıllı olduğunu anladılar. O günden sonra, sadece yiyecek değil, yuvalarını daha güzel ve güvenli hale getirecek şeyleri de toplamaya başladılar.

Ve böylece, Kıvılcım’ın zekası sayesinde karınca yuvası ormanın en parlak ve en güvenli yeri oldu.

Karınca ve Ayışığı masalımızda burada bitmiş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.