Karga ile Kartal Masalı
Karga ile Kartal Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, manda berber iken, annem kaşıkta, babam beşikte iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, ormanda meşe ağacının üstünde etrafta olup bitenleri izleyen bir karga varmış.
Karga etrafı izlerken, gök yüzünde kendine yiyecek arayan bir kartal görmüş. Kartalın, çayırda annesinin yanında otlayan bir kuzuyu gözüne kestirdiğini fark etmiş. Pür dikkat kartalın ne yapacağını merakla izlemeye başlamış.
Kartal yüksek kayalar arasından yıldırım hızı ile süzülüp kuzuyu kapmış ve kuvvetli kanatlarını çırparak havalanmış. Sonra da yuvasına doğru uçmuş.
Meşe ağacından olup bitenleri seyreden karga kendi kendine:
-‘Yiyecek bulmak için bundan daha kolay bir şey düşünülemez,’ demiş. Sonra kartala özenerek çayırda otlayan bir koçu gözüne kestirmiş.
Az sonra tüneklediği meşe ağacından, Koçun olduğu tarafa süzülerek pençeleri ile koçu sırtından kavramış ama kavramasıyla kalmış. Çünkü kocaman koçu havaya kaldırmaya gücü yetmemiş. Üstelik pençeleri Koç’un yününe dolanmış. Karga, koyunun yününden kurtulmak için önce çabalamış, kurtulamayınca çırpınıp bağrışmaya başlamış. Karganın bağrışmaları üzerine Koç, sırtında bir karga olduğunun farkına varmış.
Karganın bağrışmaları çobanında dikkatini çekmiş ve hemen Koç’un yanına giderek, kargayı yakalamış.
-‘Çocuklarımın çok sevineceği bir hediye,’ diye aklından geçirmiş. Sonra karganın kanatlarındaki tüyleri bir güzel yolmuş sonra kargayı oynamaları için çocuklarına götürmüş.
Karga ile Kartal masalı burada bitmiş.