İnatçı Katır Karakaçan Masalı
İnatçı Katır Karakaçan Masalı
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlarda bir köy varmış. Bu köyde herkesin güvendiği, güçlü mü güçlü, inatçı mı inatçı bir katır yaşarmış. Adı Karakaçan’mış.
Karakaçan, sahibine yıllardır hizmet edermiş. Dağlardan odun taşır, tarladan mahsul çeker, köy meydanında çocukları sırtında gezdirirmiş. Ama huysuzluğu da meşhurmuş! Eğer istemediği bir şey olursa, inat eder, yerinden kıpırdamazmış.
Günlerden bir gün, sahibi onu pazara götürmeye karar vermiş. “Artık yaşlandı, yeni bir genç katır alayım,” diye düşünmüş. Ama Karakaçan bunu hissetmiş ve bir plan yapmış. Köy meydanında herkesin gözü önünde birden gençleşmiş gibi zıplamaya, koşmaya başlamış. Çocukları sırtına alıp hoplatmış, odun yükünü taşırken hiç yorulmamış. Köylüler şaşkınlık içinde kalmış.
Sahibi, “Bu katır daha yıllarca iş görür, onu satmamalıyım,” diye düşünmüş. Böylece Karakaçan köyde kalmış ve inadını aklıyla birleştirerek yıllarca çalışmaya devam etmiş.
Masal bu ya, o günden sonra Karakaçan, köyün en bilge ve en sevilen hayvanı olmuş. İnatçılığıyla değil, aklıyla anılmaya başlamış.
Gökten üç elma düşmüş: Biri anlatana, biri dinleyene, biri de aklını kullanmayı bilen herkese!
İnatçı Katır Karakaçan Masalımızda burada bitmiş.