Hilebaz Kadın Hikâyesi
Hilebaz Kadın Hikâyesi
Çok eskiden Bağdat’ta hilekâr bir kadın varmış. Bu hilekâr kadın bir gün altın işlemeli bir elbiseyi bir bohçaya koyup yanında hizmetkârlık yapan cariyenin eline vermiş. Kendisi önde, cariye arkasında çarşıya gitmişler. Çarşıda büyük bir tüccarın dükkânına girmişler. Hilekâr kadın, altın işlemeli elbiseyi bohçadan çıkarıp tüccarın önüne koyup:
-“Bu elbise kaç para eder” demiş. Bunun üzerine tüccar:
-“Altı yüz bin akçe eder” demiş. Hilekâr kadın:
-“Bu elbise senin dükkânında dursun. Şimdi bana yüz bin akçe ver. Bir ay sonra verdiğin akçeyi getirip elbiseyi alırım ve sana çok iyilik ederim” demiş.
Tüccar, hilekar kadını kırmayıp ona yüz bin akçe vermiş. Elbiseyi alıp dükkanına koymuş. Hilekar kadın, akçeyi alıp biraz uzaklaştıktan sonra dönüp tüccarın dükkanına tekrar gelmiş ve tüccara:
-“Aklıma bir şey geldi. Verdiğin akçeyi al ve elbiseyi geri ver” demiş.
Bunun üzerine tüccar elbiseyi bohçasıyla birlikte vermiş ve akçeleri almış. Hilekar kadın, elbiseyi alıp kimsenin olmadığı bir yere girmiş. Bohçadan altın işlemeli elbiseyi çıkarıp yerine başka bir elbise koymuş. Tekrar tüccarın dükkanına varıp:
-“Ey tüccar! Sana eziyet ediyorum fakat iyilik yapıp akçeyi bana ver” demiş ve bohçasıyla önüne koymuş.
Tüccar içine bakmadan bohçayı alıp hilekar kadına bir kese akçeyi vermiş. Hilekar kadın akçeyi alıp gitmiş. Aradan üç ay geçmiş fakat hilekar kadın, tüccarın yanına gelmemiş. Tüccar bu durumu bir arkadaşına anlatmış. Arkadaşı tüccara:
-“O elbiseyi getir de bakayım” demiş
Bunun üzerine tüccar, bohçayı getirip arkadaşının önüne koymuş. Arkadaşı bohçanın içindeki elbiseyi çıkarıp bakmış ve tüccara:
-“Bu elbise ancak yüz akçe eder” demiş.
Arkadaşından bu sözleri duyan tüccar, hilekar kadının kötülüğüne uğradığını ve yalanına kandığını anlamış. Tüccar hemen şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin yanına varıp başına gelenleri anlatmış. Şehrin güvenliğinden sorumlu kişi tüccara:
-“Hilekar kadın seni aldatmış. Bu şehirde kimse kimseyi tanımaz bu yüzden kadını bulmak zor olabilir. Şimdi sana bir hile öğreteyim. O hile sayesinde hilekar kadını bulabiliriz. Bu gece dükkanında ne kadar elbise ve ağır yük varsa, al evine götür. Hatta dükkanının birkaç penceresi ve tahtasını kır. Sabah olunca da ‘Hırsızlar bu akşam dükkanıma girmişler ve neyim varsa çalmışlar.’ Ben kendi mallarım için üzülmüyorum fakat bir kadının bohça içinde değerli bir elbisesi vardı, onu da çalmışlar. Şimdi ben ne yapayım! O kadına ne söyleyeceğim! diye bağır,” demiş.
Bunun üzerine tüccar, şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin söylediklerini yapmış. Bu haber Bağdat’taki insanlar arasında duyulmuş. Hilekar kadın, bu haberi duyunca hemen tüccarın dükkanına varmış ve akçeyi tüccarın önüne koymuş. Ardından da elbisesini istemiş. Tüccar hilekar kadına:
-“Elbise, bohçayla birlikte çalındı” demiş. Hilekar kadın ısrarla:
-“Sana verdiğim elbise, dokuz yüz bin akçedir. Ya elbisemi bohçasıyla birlikte verirsin ya da dokuz yüz bin akçeyi. Allah’a ant olsun ki dokuz yüz bin akçe den bir akçe eksik almam.” Demiş. Bu durum karşısında tüccar hilekar kadına:
-“Seninle şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin yanına varalım. Belki hırsızları yakalamışlardır,” diyerek hilekar kadınla şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin yanına varmışlar.
Tüccar hilekar kadını dışarıda bırakıp kendisi, şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin yanına gitmiş ve hilekar kadının dışarıda olduğunu söylemiş. Şehrin güvenliğinden sorumlu kişi, tüccara:
-“Hilekar kadını çağır, yanıma gelsin. Onunla konuşurken sana işaret ettiğimde evinden elbiseyi bohçasıyla birlikte getir. Elbise bulundu, diyerek elbiseyi önüme koy” demiş.
Bunun üzerine tüccar, hilekar kadını şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin yanına getirmiş. Şehrin güvenliğinden sorumlu kişi hilekar kadına yalvararak:
-“Tüccara acı” demiş.
Hilekar kadın asla kabul etmemiş. Sonra şehrin güvenliğinden sorumlu kişi, tüccara işaret etmiş. Tüccar, hemen evine varıp elbiseyi bohçasıyla birlikte alıp şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin yanına varmış ve:
-“Ey kadın! Müjdemi isterim! Elbisen bulundu “ demiş.
Ardından da elbiseyi bohçasıyla birlikte şehrin güvenliğinden sorumlu kişinin önüne koymuş. Şehrin güvenliğinden sorumlu kişi elbiseyi bocanın içinden çıkarmış ve:
-“Bu elbise ancak yüz akçe eder” demiş.
Hilekar kadın, şehrin güvenliğinden sorumlu kişiden bu sözleri duyunca çok korkmuş. Şehrin güvenliğinden sorumlu kişi hilekar kadına:
-“Bre yalancı, hilekar, düzenbaz kadın! Bağdat’ta senin mesleğin bu mudur,” diye sormuş.
Ardından kapıda bekleyen polisleri çağırmış. Polisler gelip hilekar kadını hapishaneye götürmüşler. Böylece tüccar parasına kavuşmuş, Bağdat’ta hilekâr kadından kurtulmuş.
Kaynak: Kırk Vezir Hikayeleri, Hilebaz Kadın Hikâyesi.