Fareli Köyün Kavalcısı
Fareli Köyün Kavalcısı
Bir varmış bir yokmuş uzak diyarların birinde, Hamelin diye bir kasaba varmış. Bu kasaba da insanlar birbirine karşı saygı, sevgi ve mutluluk beslermiş. İnsanlar mutlu ve neşeliymiş. Çocuklar her yerde oynar, kuşlar cıvıl cıvıl ötermiş. Bu kasaba da insanlar mutlu mutlu yaşarken bir süre sonra çöpleri cadde ve sokaklara atmaya başlamışlar.
Cadde ve sokaklar o kadar çok çöp olmuş ki her tarafı kötü kokular sarmış. Bir süre sonra fareler ortaya çıkmaya başlamış. Çünkü fareler çöp ve kiri çok severmiş. Bu fareler o kadar çok çoğalmış ki artık insanların hayatlarını olumsuz etkilemeye başlamışlar. Fareler yiyecekleri yemeğe, insanların elbiselerini kemirmeye başlamışlar. Bir gün bütün insanlar artık bu duruma dayanamayarak meydanda toplanıp, farelerden nasıl kurtulacaklarını tartışırken, kalabalık arasından tuhaf giyimli elinde kaval olan biri konuşmaya başlamış.
-“Sizi farelerden kurtarabilirim, bunun karşılığında sizden bir kese altın isterim” demiş.
Orda bulunan insanlar, bu garip giyimli adamın dediklerini kabul etmiş. Bunun üzerine adam, kavalını çıkararak çalmaya başlamış, kavalından notalar döküldükçe fareler birer birer adamın peşine takılmışlar. Adam fareleri peşine takarak köyün dışındaki nehre doğru yürümeye başlamış. Nehre varınca bir kayanın üzerine atlamış. Fareler büyülenmiş gibi adamın arkasından atlamaya başlamışlar ve birer birer nehre düşmüşler. Bu şekilde Hamelin kasabası farelerden kurtulmuş.
Adam kasabaya geri dönmüş, kalabalıktan parasını istemiş. Kalabalıkta bulunanlar adama parayı vermemiş ve sözünde durmamışlar. Adam bu duruma kızarak tekrar kavalını çalmaya başlamış, bu defa şehrin bütün çocukları birer birer adamın peşine takılmış. Adam çocukları alarak bir dağa doğru gitmiş. Dağa çıkınca bir kapı açılmış ve çocuklar bu kapıdan içeri girmiş. Çocuklardan biri yavaş yürüdüğü için kapıdan girmeden kapı kapanmış.
Kaval sesi kesilince kasaba halkı çocuklarının olmadığını fark etmiş. Dağa doğru koşmaya başlamışlar, yolda geride kalan çocukla karşılaşmışlar ve çocuk olanları anlatmış. Dağın kapısında ağlamaya başlamışlar, aralarında bir kese altını toplamışlar. Kavalcı adama seslenmişler, bunun üzerine adam gelmiş ve çocukları getirmiş.
Tuhaf giyimli adam, orada ki halka bir daha verdikleri sözden dönmemeleri gerektiğini, verilen sözün bir insanın olmazsa olmazı olduğunu söylemiş. Halk hep bir ağızdan bu adamı Fareli Köyün Kavalcısı ilan etmiş. Bu masal da burada bitmiş.