Falcı ile Çırağı Masalı
Falcı ile Çırağı Masalı
Bir zamanlar bir kadın ve oğlu varmış. Kadın, oğlunu hangi mesleğe verse oğlu mesleği öğrenmeyip ustasının yanından kaçarmış. Bir gün annesi, oğluna:
-“Ey oğlum! Hangi mesleğe versem mesleği öğrenmeden ustanın yanından kaçıyorsun. Aklını başına topla ve bir meslek öğren. Çünkü ben öldükten sonra karnını doyurman için bir mesleğin olmalı” demiş. Bunun üzerine oğlu, annesine:
-“Beni pazara götür. Kendime bir meslek seçeyim” demiş.
Ertesi gün annesi, oğlunu pazara götürmüş. Çocuk, bir falcıyı görüp annesine:
-“Beni bu falcının yanına ver” demiş.
Annesi, falcı ile konuşup oğlunu falcının yanına çırak olarak vermiş. Oğlan, bir süre falcı ustasının yanında kalmış. Bir gün ustası, oğlana:
-“Yarın ben güzel bir koç kılığına girerim. Beni pazara götür ve oldukça iyi tokuşur diye söyle fakat yüz altından eksiğe satma. Sattıktan sonra boynumdaki ipi, alan kişiye asla ve asla verme. İpi al, yanında götür” demiş.
Sabah olduğunda oğlan, ustasının çok güzel bir koç kılığına girmiş olduğunu görmüş. Ardından koçu pazara götürmüş. Oğlanın götürdüğü koç, diğer koçlarla tokuşmaya başlamış ve koçların hepsini yenmiş. Koçu gören kişiler çok beğenmiş. Sonra oğlan, koçu yüz altına satmış ve koçun boynundaki ipi alıp evine gitmiş. Bir saat sonra da ustası, eski kılığına girip evine gelmiş. Bir süre o altınları harcayıp bitirmişler. Sonra ustası, oğlana:
-“Yarın ben bir çöl atı kılığına girerim, beni pazara götür ve bin altından aşağıya satma. Yine boynumdaki ipi beni alan kişiye asla verme” demiş.
Sabah olunca çırağı, ustasının at kılığına girdiğini görmüş ve atı alıp pazara götürmüş. Sonra atı bin altına satmış ve boynundaki ipi alıp evine gelmiş. Bir saat sonra ustası, at kılığından çıkıp tekrar eski kılığına girerek evine gelmiş. Çırağı ile ustası yiyip içmişler.
Bir süre sonra çırak, ne kadar ilim varsa ustasından öğrenmiş. Bir gün çırak, annesinin yanına varıp annesine:
-“Ey anne! Yarın bu şehrin filan yerinde çok iyi bir hamam şekline gireceğim. Gel beni sat fakat hamamın anahtarını sattığın kişiye asla verme” demiş.
Sabah olunca annesi, oğlunun dediği yere varmış ve oğlunun bir hamam şekline girdiğini görmüş. Satmak için ilan vermiş. Bu ilan üzerine hamamı almak için birçok alıcı gelmiş. Sonra falcı, bu durumu öğrenmiş. Kalkıp hamamın olduğu yere gelmiş. Hamamı görünce çırağının hamam şekline girdiğini anlamış. Falcı, çırağına:
-“Bre akılsız oğlan, ben daha ölmeden böyle işlere kalkışıyorsun. Bak şimdi sana neler yapacağım” demiş ve hamamı almak için müşteri olmuş.
Oğlanın annesinden hamamı satın almış. Ardından da hamamın anahtarını istemiş. Oğlanın annesi vermemiş fakat falcı epeyce uğraşıp anahtarı almış. Ardından da hamama girmiş. Hamam şekline giren çırağı, bu durumu görünce bir güvercin kılığına girip gökyüzüne havalanmış ve uçup gitmiş. Bu durumu gören ustası da bir doğan kılığına girip peşine düşmüş. Güvercin kılığına giren çırak, doğan kılığına giren ustasından kaçmaya başlamış.
Padişahın birisi çölde oturup soğuk ayranını keyif ede ede içerken, güvercin kılığına giren çırak, birdenbire güle dönüşüp padişahın kucağına düşmüş. Padişah, kucağına düşen gülü eline alıp koklamış ve Allah-u Teala’ya çok şükretmiş. Ardından kendi kendine:
-“Bu gül bana Allah-u Teala’nın büyük bir hediyesidir” demiş.
Doğan kılığına giren falcı da iyi bir çalgıcı kılığına girmiş ve padişahın sohbetinde öyle bir saz çalmış ki padişah hayran kalmış. Bunun üzerine padişah, çalgıcı kılığına girmiş olan falcıya:
-“Ey çalgıcı! Dile benden ne dilersen” demiş. Çalgıcı kılığına giren falcı:
-“Elindeki gülü istiyorum” demiş. Padişah:
-“Başka bir şey iste vereyim” demiş.
Çalgıcı kılığına giren falcı, tekrar güzel bir şekilde saz çalmış ve padişahın elindeki gülü istemiş. Padişah, çalgıcı kılığına giren falcıdan utanıp gülü ona vermiş. Çalgıcı kılığına giren falcı, padişahın elinden gülü tam alacakken gül biçimine giren çırak, ansızın darıya dönüşüp yere dökülmüş. Çalgıcı kılığına giren falcı, çırağın darı şekline girdiğini görünce hemen horoz kılığına girmiş yere dökülen darıları toplamaya başlamış. Fakat bir darı tanesi padişahın dizinin altında kalmış. Padişah ayağa kalkınca o darı tanesi kıpırdayıp bir insana dönüşmüş ve horoz kılığına giren falcının başını koparıp atmış.
Padişah bu durumu görünce şaşırıp kalmış, oğlana niçin böyle yaptığını sormuş. Falcının çırağı, yaşadıklarının başından sonuna kadar padişaha anlatmış. Padişah ta hayretler içerisinde dinlemiş.
Kaynak: Kırk Vezir Hikayeleri, Falcı ile Çırağı Masalı.