Deli Dumrul Masalı
Deli Dumrul Masalı
Bir varmış bir yokmuş, uzak diyarların birinde, Anadolu’nun bir köyünde Deli Dumrul adında yiğit ve güçlü biri yaşarmış. Deli Dumrul her zaman kendisiyle güreşebilecek bir yiğit ararmış, çevresinde herkes onu tanıdığı için kimse onunla güreşmek istemezmiş. Bir gün Deli Dumrul, su akmayan bir köprünün başına oturmuş. Köprüden geçenden üç, geçmeyenden kırk altın alırmış. Tüm bunları kendisiyle güreşebilecek bir yiğit bulmak için yaparmış. Kim gelirse gelsin, Deli Dumrul ile baş edememiş.
Bir gün köyün yakınlarında bir obadan ağıt sesleri yükselmiş. Deli Dumrul da kendisiyle güreşebilecek bir yiğit bulmak için hemen seslerin geldiği obaya gitmiş. Obaya varınca ağıt yakanlara:
-“Neden bu kadar ses çıkarıp beni rahatsız ediyorsunuz, en yiğit olanınız benimle güreşsin” demiş. Ağıt yakanlar:
-“Ey Deli Dumrul, bugün köyümüzden bir yiğit öldü, ona ağlıyoruz” demişler.
Deli Dumrul:
-“Kim öldürdü, söyleyin de ben de onun canını alayım” demiş.
Ağıt yakanlar:
-“Kimse öldürmedi. Allah’ın emriyle Azrail onun canını aldı” demişler. Deli Dumrul bu durumu öğrenince Allah’a yalvarmış. ‘Azrail’i karşıma çıkar da onunla güreşeyim,’ demiş.
Günlerden bir gün Deli Dumrul ile köyün delikanlıları bir handa oturuyorlarmış. Birden hangi kapıdan gediği belli olmayan biri içeri girmiş. Deli Dumrul:
-“Sen de kimsin yabancı?” demiş. Yabancı:
-“Ben Azrail’im, senin canını almaya geldim” demiş.
Deli Dumrul:
-“Ben de seni açık alanda ararken, bu handa buldum, hemen kapıları kapatın da ben Azrail’in canını alayım” demiş. Bunun üzerine Azrail bir güvercine dönüşerek bacadan çıkmış. Deli Dumrul atına binerek güvercinin uçtuğu ormana gitmiş. Yolda birkaç güvercin öldürmüş. Ormana varınca Azrail ata görünmüş, at korkunca Deli Dumrul’u düşürmüş, Deli Dumrul düşünce Azrail, Deli Dumrul’un boğazına yapışmış.
Deli Dumrul:
-“Aman dilerim Azrail, sen benim canımı bağışla” demiş. Azrail:
-“Ben emir kuluyum, verilen emri yerine getiririm seni ancak Tanrı affedebilir” demiş.
Deli Dumrul:
-“O zaman bırak ben Allah’tan bir istekte bulunayım” demiş. Azrail, izin verince, Deli Dumrul:
-“Allah’ım ne olursun beni affet, ben Azrail’i yenemeyeceğimi anladım” demiş. Bunun üzerine Azrail, Deli Dumrul’a:
-“Git, eğer senin canın yerine can verebilecek birini bulursan senin canın affedilecek” demiş. Deli Dumrul vakit kaybetmeden babasının yanına gidip,
-“Ey baba! Can baba, Ben bugün Azrail ile olan güreşi kaybettim. Allah da senin yerine canını vermek isteyen olursa seni af edeceğim diye emir buyurmuş, ne olur gel canını ver” demiş.
Babası:
-“Ey oğul! Can oğul, Can tatlıdır, kimse bu dünyadan gitmek istemez sana can veremem,” demiş. Deli Dumrul vakit kaybetmeden annesinin yanına varmış:
-“Ey anne! Can anne, Ben bugün Azrail ile olan güreşi kaybettim, Allah da senin yerine canını vermek isteyen olursa seni af edeceğim diye buyurmuş, ne olur gel canını ver” demiş.
Annesi:
-“Ey oğul! Can oğul, Can tatlıdır, kimse bu dünyadan gitmek istemez sana can veremem” demiş. Deli Dumrul vakit kaybetmeden karısının yanına varmış:
-“Ey hanım! Can hanım, Ben bugün Azrail ile olan güreşi kaybettim, Allah da senin yerine canını vermek isteyen olursa seni af edeceğim diye buyurmuş, ne olur gel canını ver” demiş. Hanımı:
-“Gel yiğidim, can parem, sen olmazsan ben bu canda yaşayamam. Al canım senin olsun” demiş. Bu sözleri duyan Azrail, Deli Dumrul’un karısının canın almak için yaklaşınca Deli Dumrul, Allah’a:
-“Ey Güzel adına kurban olduğum Allah’ım, yaptığım her şey için çok pişmanım, ne olursun beni ve beni canından çok seven bu hanımımı affet. Bundan sonra herkese iyilik yapan, kimseye kötülüğü dokunmayan biri olacağım,” diye yalvarmış.
Bu davranışından dolayı Allah da, Deli Dumrul’u affetmiş. Deli Dumrul da hayatının geri kalanında herkese iyilik yapan biri olarak Allah’a verdiği sözü tutmuş.
Deli Dumrul masalı da burada bitmiş.
Kaynak: Türk Masalları