Define Avı Masalı

Define Avı Masalı

Çok eski zamanların birinde iki kafadar defineci varmış. Bu iki kafadar sürekli define peşinde dağ bayır dolaşıyormuş. Bir gün iki kafadar, Mahmut ve Haydar çay ocağında oturmuş, define muhabbeti ederken yanlarına gizemli bir adam yaklaşmış. Adam:

-“Merhaba, ben Amir, demin konuştuklarınızı duydum, isterseniz size define konusunda yardımcı olabilirim” demiş. Amir, bu iki kafadara define hakkında bildiği bilgilerden söz ederken, iki kafadar adeta büyülenmişler. Onlar büyülendikçe, Amir onların yaşadıkları yer hakkında çeşitli bilgiler öğrenmeye başlamış.

Uzun zaman boyunca kahvehane köşelerinde, bir araya gelerek birbirine define hakkında ki tecrübelerinden bahsetmişler. Amir anlattıkça, iki kafadar büyülenmeye devam etmiş. Bir gün Mahmut ve Haydar yanlarına Amir’i de alarak kendi köylerine gitmişler. Köy de kırda bayırda dolaşırken, Amir bir noktada durmuş, eline bir avuç toprak alarak, bir şeyler okumaya başlamış ve toprağı hızlıca yere çarpmış. Mahmut’tan toprağın yere çarptığı noktayı eşelemesini istemiş. Mahmut bu noktayı eşeleyince yerde bir altın para bulmuş. O an Mahmut ve Haydar şaşkın bakışlarla birbirinin yüzüne bakmışlar. Amir dışında ikisi çok şaşkınmış.

Altını alıp bir kuyumcunun yolunu tutmuşlar, kuyumcuya varıp altını bozdurmuşlar. Akşam olunca, her akşam bir araya geldikleri kahvehaneye gidip oturmuşlar. Mahmut ve Haydar sevinçten küçük dillerini yutmuş bir vaziyette Amir’in gelip bu durum hakkında onlara bilgi vermesini beklerken, bir yandan da zenginlik hayalleri kurmaya başlamışlar.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra Amir kapıda görünmüş, Mahmut ve Haydar ayağa kalkarak Amir’in gelişini sevinçle karşılamışlar. Amir’in ne diyeceklerine kulak kesilmişler. Amir:

-“Bugün bulduğumuz altın gerçekti, zaten sizde kuyumcuya gidip altını bozdurmuşsunuz. Bugün beni götürdüğünüz yer, bir küp dolusu altın olan bir noktaydı. Ancak o nokta da define sahibinin “peri askerleri” vardı. Defineyi çıkarabilmemiz için öncelikle, peri askerleri himaye altına almamız gerekli. Bu ancak dolunaylı bir gecede olur, siz benden haber bekleyin ben günü gelince gelirim” demiş. Ardından kimseye bir şey dememeleri için bu iki kafadarı tembihleyerek oradan ayrılmış.

Aradan birkaç hafta geçmiş, bir gün Amir iki kafadarı da alarak definenin bulunduğu noktaya gitmişler. Havanın kararmasını beklemişler. Hava kararınca, Amir; definenin olduğu noktanın dört tarafına bıçak batırmış. Sesli bir şekilde bir şeyler okumaya başlamış. Okudukça rüzgar esmeye başlamış, o okudukça rüzgar esmeye başlamış, bir süre sonra göz gözü görmez olmuş. En sonunda her şey durulup sakinleşince Mahmut ve Haydar, Amir’i, elinde bir küp dolusu altınla görmüşler. Amir elindeki küp altın ile Mahmut ve Haydar’a gülümsüyormuş. Mahmut ve Haydar sevinçten çığlıklar atmaya başlamışlar, Amir ve iki kafadar altın küpünü alarak tenha bir yere geçip oturmuşlar. Amir:

-“Bu altınları, sakın kimseye göstermeye kalkmayın. Ben Şam vilayetine gidip, bu altınları en yüksek değerde satmak için uğraşacağım. Bu süre içerisinde altın küpü sizde kalsın, sakın kapağı açmayın eğer ben yanınızda olmadan kapağı açarsanız, define küpünün sahibinin peri askerleri tekrar serbest kalıp hazineyi sizden geri alır. Şam vilayetinde, bu işle ilgilenen tanıdıklarım var. Hepimiz çok zengin olacağız. Yalnız benim Şam’a gidebilmem için sizin bana biraz yardım etmeniz gerekli. Yol parası ve masrafları ortak ödememiz gerekir” demiş. Bunun üzerine Mahmut ve Haydar ellerinde ne varsa ne yoksa satıp Amir’e yol parası olarak vermişler. Ellerinde altın küpü dışında bir şey kalmamış.

Aradan aylar geçmiş Amir gelmemiş, iki kafadar bu durumdan iyice şüphelenmeye başlamışlar. Aylar sonra altın küpünü alarak doğruca kuyumcunun yolunu tutmuşlar. Kuyumcuya varınca küpü açmışlar, kuyumcu küpün içindeki altınları inceleyince sahte olduklarını anlamış. İki kafadar evleri başına yıkılmış şekilde ağlaşmaya başlamışlar. Kuyumcu defalarca bütün altınları kontrol etmiş ama sonuç değişmemiş. İki kafadar olanları kuyumcuya anlatmış. Kuyumcu:

-“Vah vah! Sizi de dolandırmışlar. Siz bu yıl gelen beşinci kişisiniz. İri yarı, esmer tenli acayip bir adam, kimi bulduysa burada altın var diyerek dolandırmış. Onlara önce gerçek altın buldurup sonra mallarını alarak kaçmış,” demiş. Bu durumu öğrenen iki kafadar, zenginlik hayalleri kurarken ellerindeki mallardan olmuşlar.

Define Avı Masalı da burada bitmiş. Not: Gerçek hayattan esinlenilmiştir.

Fatih ARSLAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.