Define Adası Macerası
Define Adası Macerası
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde bir define adası varmış. Bu adadan çok uzaklarda, bir kasabada bu adanın varlığı sürekli dilden dile konuşulurmuş. Bu kasabada defineye pek meraklı insanlar varmış. Bu kasaba da geçimini balıkçılık ile sağlayan, Ahmet adında bir balıkçı yaşarmış. Ahmet dedesiyle birlikte yaşar, dedesiyle beraber balık avına çıkarmış. Dedesi Ahmet’e sürekli define adasından bahseder, o adaya gidenlerin karşılaştıkları ejderhadan bahsedermiş. Ahmet, sürekli define adasına gidip, oradaki altınları almayı hayal edermiş.
Günler, aylar bu hayallerle geçmiş. Bir gün Ahmet, dedesine:
-“Dede, ben artık define adasına gidip oradaki defineyi almak istiyorum” demiş. Dedesi:
-“Oğlum, orası çok tehlikeli ve çok uzak bir yer, bu güne kadar giden hiç kimse oradan geri dönemedi” demiş. Ahmet, dedesinin dediklerine pek kulak asmamış, tek isteği o hazineyi elde etmekmiş. Kasabada, kendisi gibi hazineyi merak eden birkaç arkadaş bulmuş. Hazineyi aramak için sabah erkenden yola koyulmak üzere sözleşmişler. Dedesi, Ahmet’in her ne derse desin o adaya gideceğini anlayınca, sandığında saklı olan ve define adasının yerini gösteren bir haritayı Ahmet’e vermiş.
Ahmet, sabah olunca arkadaşlarıyla sözleştikleri yere gitmiş. Yanına yiyecek, içecek ve haritayı almış. Her gelen kendine yetecek kadar yiyecek getirmiş. Bir gemiye binerek yola koyulmuşlar. Yolda ilk günler çok keyifli ve neşeli geçmiş. Aradan 40 gün geçmiş, yiyecekleri tükenmek üzereymiş. Artık kimsenin ilk günlerdeki neşesi kalmamış. Define adası halen görünmüyormuş. 41. Gün bir fırtına başlamış, göz gözü görmek olmuş. Gemi sağa sola savruluyormuş. Sabah olunca kendilerini bir sahil kenarında bulmuşlar.
Bu sahil, her tarafı ağaçlarla dolu, yalancı bir cennet bahçesi gibiymiş. Çok acıktıkları için hemen adada ki meyvelerden yemeye başlamışlar. Ahmet haritayı açıp bakmış, gördüklerine inanamamış. Geldikleri ada, Define adasıymış.
Define adasına gelen bu maceracılar, definenin olduğu yere doğru yola koyulmuşlar. Yüksekçe bir tepeye çıkmışlar. Burada bulunan mağaradan içeriye girmişler. Mağarada, her taraf değerli eşyalarla doluymuş. Buldukları defineleri sandıklara yüklemeye başlamışlar. O kadar çok define varmış ki akşam olduğunu bile anlayamamışlar. Hava kararınca mağara kapısında kocaman bir gölge belirmiş. Bu gölge bir ejderhaya aitmiş. Ejderha mağara içinde insan kokusu almış. Bir anda deliye dönmüş. Ejderhanın ağzından ateşler çıkıyormuş. Orda bulunanlar panikle, sağa sola kaçmaya başlamışlar. Ejderha hepsini teker teker yakalamış. Ahmet, koşarak altınların içine saklanmış. Orada sabaha kadar beklemiş.
Sabah olunca, ejderha mağaradan, avlanmak için uçup gitmiş. Ahmet, altınların içinden çıkarak taşıyabileceği kadar altını yanına almış. Sahile inerek gemiye binmiş. Kasabaya doğru tekrar yola çıkmış. Zorlu bir yolculuktan sonra kasabaya varınca, olup biteni korku içerisinde dedesine anlatmış. Yaşadıklarından büyük bir ders alan Ahmet, bir daha define adasından bahsetmemeye karar vermiş. Bu masalımız da burada bitmiş.
Fatih Arslan, Define Adası Macerası.