Çocuklar ve Kurbağalar
Çocuklar ve Kurbağalar
Bir gün oyun oynamak için dere kenarına birkaç çocuk gelmiş. Çocuklar önce kendi aralarında oynamışlar sonra derelere olan kurbağaları fark etmişler. Kurbağaların çok oluşu, çocukların dikkatini çekmişti ve içlerinden biri:
-“Hadi bakalım kim daha çok kurbağayı taşla vurabilecek?” diye bağırmış. Bunu duyan diğerleri hep birden yerden taş alıp derede ki kurbağalara taş atmaya başlamışlar. Adeta bir taş yağmuruna tutulan kurbağalar neye uğradığını şaşırıp sağa sola zıplamaya başlamışlar. Atılan taşlardan kimisi bir kurbağayı yaralıyor kimisi ise öldürüyormuş.
Bunu bir oyun gibi görüp taş atan çocuklar, isabet ettirdikleri her bir taş için ayrı bir mutlu oluyorlarmış. Çocuklar, karşılarında olanların birer canlı olduğunu düşünememiş ve bu düşüncesizlikleri birçok zavallı kurbağanın yaralanması ve ölümüne sebep oluyordu.
Bu dayanılmaz acı ve işkence karşısında bir kurbağa dile gelip:
-“Yeter artık! Ne istiyorsunuz bizden? Sizin için eğlence olan bu oyun bizim için ölüm oluyor. Yalvarırım taş atmayı kesin artık!” diye yalvarmış. Çocuklardan biri, yaptıklarının çok büyük bir günah olduğunu fark edip arkadaşlarını uyarmış ve artık kimse kurbağalara taş atmıyormuş.
Yaptıkları kötülüklerin farkına varan çocuklar, büyük bir pişmanlık duyup, bir daha hiçbir canlıyı incitmeyeceklerine dair birbirlerine söz vermişler.
Çocuklar ve Kurbağalar masalımız burada sona ermiş.
Sevgili çocuklar, bu çok çirkin, bu çok zararlı, gibi düşüncelerle canlılara yaklaşım göstermemiz doğru değildir. Allah (cc), hiç bir şeyi gereksiz yaratmamış ve bu yarattıkların hepsini insanların faydasına olsun diye yaratmıştır. En basitinden Kurbağalar, sinek ve sivrisinek gibi mikrop taşıyan böcekleri yiyerek beslenir. Kurbağalar olmasa bunların sayıları çok daha fazla olurdu.